19 Ekim 2017 Perşembe

Gittim... Ben olarak benliğimden çıkıp ve yapılabilecek ne varsa yapıp gittim... Yanmadım mı? Yandım. Hemde öyle böyle değil, kezzap döküldü kalbime, tuzruhu içmiş gibi, kimsesiz bir çölün ortasında alev aldım... Öyle böyle değil! Kanım akmadı, acı duymadım ama yandım! Çıkarıp göstersem ellerimi inanmazsın bu ellerle mi söktün kalbini diye. Söktüm! En kıyamet yangının ortasında yayılmasın tüm bedenime diye söktüm kalbimi kangrane dönmeden! Ağlamak mı? Bu ağlamak mıydı bilmiyorum en tiz kahkalarımın, en mutlu anlarımın ve en herkesin içinde bağıra bağıra susmak mıydı? Eğer buysa ağladım! Hemde hergün, her dakika... Değdi mi? HAYIR! Değer mi? HAYIR! Ama yaptım. Yaşadım. Benim hayatım! Ben mutsuz olmayı seçmedim öyle oldu... Ben gitmeyi seçmedim gitmeye zorlandım... Ben bu hayatı da sevmedim ama yaşıyorum! Şimdi kalkıp hangi birini anlatayımda bir romanda benden olsun... Şimdi ne diyeyim ki aşk olsun sana da... Ben içimde ne çok birikmişim meğer ne çok kaybolmuşum içime attıklarım arasında. Çin pazarı gibi ne ararsan var aklımda... Muzip gülüşlerin ardında yitirdiğim 31 yılım var hala. Kaldırıp atamadığım gülüşler... Çünkü benim hayatım ve benim hatam kimseyi ilgilendirmez! Sen oku pay çıkar benim paydamdan... Sen düz tut cetvelini ama unutma dünya dönüyor o çizgide eğik olacak. Hadi kal sağlıcakla.